20 Şubat 2013 Çarşamba

Yağmur

Ailemveben.eu’da yayınlanan yazım

YAĞMUR
“Bu yağmur, ah bu yağmur, seni bana getirsin…”
Dışarıda yağmur yağıyor, ben sevdiğim bir şarkıyı mırıldanıyorum…
Kaç gündür yağmur yağıyor. Ne de güzel yağıyor. Yağsın, içimizi temizlesin. İçimizdeki bütün kederi, kırgınlığı, yorgunluğu, yılgınlığı alsın, akıtsın gitsin…
Yağmur bizi bize getirsin… Yanılgılarımız, pişmanlıklarımız, keşkelerimiz, niçinlerimiz derelere, göllere karışsın gitsin. Kendimize ve başkalarına yaptığımız haksızlıklar uzaklaşsın, yok olsun…

Seviyorum yağmuru. Yağmur ümit veriyor. Yenilenme, tekrar yeşerme ümidi…
Ağlamak da aynı yağmur gibi, ferahlatıyor insanı, tazeliyor.

Akan gözyaşlarımız, içimizin yağmurları...
Yağmurun toprağı yumuşatması gibi, tozu kiri yıkayıp götürmesi gibi, gözyaşları da içimizi yumuşatıyor, içimizdeki kiri, pası, öfkeyi, umutsuzluğu alıp götürüyor.

Ağlamak güzel, yağmur da güzel…
İyi ki yeryüzü için yağmur, insanlar için de gözyaşı var…

Şarkımı söylemeye devam…
“…Bu yağmur getirecek mutlu, güzel ne varsa…”

Kaynak: Ailemveben.eu

Neye Göre, Kime Göre Güzel?

Kadın haberleri.net’te yayınlanan yazım
Neye Göre, Kime Göre Güzel?

Televizyonda çok izlenen bir yarışma programı. Çiftler yarışıyor, kazanan çift arabayı alıyor. İzleyiciyi haftasonu akşamları ailece televizyon karşısına geçiren, eğlendiren bir program. Dün akşam izlerken, bir oyun hiç hoşuma gitmedi.

Oniki genç kadını yan yana dizdiler, yarışmacılardan önce kadınlar puan verdi; en az beğendiğine 1, en çok beğendiğine 12 puan. Sonra eşleri çağırıldı, onlar da genç kadınlara puan verdi. Aynı puanları vermişler mi, diye bakıldı. En uzun boyluya, saçı başı en havalı olana en yüksek puanı vermeye çalıştılar.

Eşlerin aralarındaki konuşmalar da ibretlikti. ”Ama hayatım, sen sarışın sevmezsin ki, ama aşkım, onun boyu en uzundu, baksana ona hiç on puan verilir mi, bak öbürü daha zayıf… Erkekler genç hanımlara puan verirken eşlerine karşı mahçup oluyorlar, “Gözüm senden başkasını görmüyor, en güzeli sensin” diye gönül almaya çalışıyorlar. Sunucu, “Bütün kızlarımız çok güzel, bütün kızlarımıza 12 puan, bütün eşlere de 13 puan” diyerek durumu toparlamaya çalışıyor. İzlerken fenalık geçirdim, ağlayayım mı, güleyim mi şaşırdım.

Güzellik yarışmalarına karşı olan, güzellik gibi göreceli bir kavramın yarıştırılmasının saçmalığına inanan biri olarak, çoluk çocuk ailece izlenen, sevilen bir eğlence programında böyle bir oyunun oynanmasından hiç hoşlanmadım.

En uzun, en zayıf olana, en gösterişli olana en yüksek puan veriliyor, peki bunu izleyen 1.60 boyundaki, 60 kilodaki standart Türk kadını ne yapsın, ölsün mü?

Güzel, neye göre güzel, kime göre güzel? Güzelin tanımı, tarifi, şartı şurtu nasıl olur? Ayıptır, yazıktır, günahtır…

Kadını, erkeği, çocuğu, yani insanı metaya, tüketilecek bir ürüne dönüştüren, güzelliği, gençliği, aşkı tüketim aracı haline getiren sistemden kaçış yok. Kaçamıyoruz, ama fark edelim ve karşı çıkalım en azından.

Yapmayalım, etmeyelim, insana, insanlığımıza saygı duyalım; selvi boyu, incecik bedeni, lepiska saçları veya kaslı vücudu, boyu-posu ve kirli sakalı için değil, yaradılanı sevelim, Yaradan’dan ötürü…

Kadın haberleri.net