20 Aralık 2008 Cumartesi

Yedi Tepeli Aşk

Bugün, Şehir Tiyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde 'Yedi Tepeli Aşk'adlı oyunu izledim.
Türk Edebiyatının beş kadın yazarının, beş hikayesinden oluşan oyun etkileyiciydi. Her hikayenin baş kahramanı olan kadının ağzından dinliyoruz, hikayesini. Herbiri İstanbul'un farklı köşelerinden, farklı yaşam biçimlerinden beş kadının, gerek İstanbul'a duydukları sevgi, gerekse hayatlarındaki erkeğe, erkeklere duydukları aşkın hikayeleri ve yaşanmışlıkları, yaşanmamışlıkları ile herbiri kendilerine göre birer dünya olan kadınlar. Bizlerden, herbirimizden bahsediyor oyun. Kadınlar ve hayat, kadınlar ve şehir...
Oyunculuklar da gayet iyiydi bence. Öykülerden birinde Hasibe Eren vardı, hani Avrupa Yakası'nda Makbule olarak ekranlara gelen; ben sahnede daha çok seviyorum onu. Diğer oyuncuları ne yazık ki, ismen bilmiyorum ama, başka oyunlardan tanıyorum.
Ben çok beğendim bu naif, kırılgan hikayeli oyunu...Sizler de izleyin bence.

Arog

Dün akşam Arog'u izledim. Uzun zamandır merakla beklenen Cem Yılmaz filmini izleyenlerin bir kısmı, çok beğendiklerini, çok eğlendiklerini söylüyorlardı, bir kısmı ise, umduklarını bulamadıklarını, hiç gülemediklerini söylüyorlar, hayal kırıklıklarını ifade ediyorlardı. Acaba ben hangi gruba dahil olacağım, diyerek gittim sinemaya.
Ben Arog'u beğendim. Gora'dan daha iyi bir film olmuş bence. Cem Yılmaz esprilerine çılgınca gülmeyi bekleyerek gitmediğim için herhalde, gayet eğlenceli geldi film, mizah gayet dozundaydı. Efektler, kostümler, tüm tasarımlar başarılıydı; çok para harcanmış, çok özenilmiş, güzel bir eğlencelikti film. Konusu ve tarzı itibariyle filmden çıktıktan yarım saat sonra, hiçbir etkisi kalmıyordu üzerinizde, ama bu zaten beklediğimiz birşey, adı üstünde, komedi-macera filmi...
Hafif şeyler, eğlenceli şeyler izlemeyi seviyorsanız, pahalı, gösterişli bir Türk filmi izlemek istiyorsanız, izleyin derim Arog'u...

Haftasonu Tiyatro

Haftasonunu tiyatroyla değerlendirmek isteyen İstanbul'lular için birkaç seçenek:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda bu haftasonu: -Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi'nde 'Üç Kızkardeş' adlı Çehov oyununu izleyebilirsiniz.
-Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi'nde ise yine Çehov'un en güzel oyunlarından biri, 'Vişne Bahçesi' tiyatroseverlerle buluşuyor.
-Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde 'Balıkesir Muhasebecisi'ni,
-Ümraniye Sahnesi'nde İstanbul Efendisi'ni,
-Kağıthane Sadabat Sahnesi'nde 'Kırmızı Pazartesi'yi ve
-Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde de 'Yedi Tepeli Aşk'ı izleyebilirsiniz.
Not: Ben bugün Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde 'Yedi Tepeli Aşk' adlı oyunu izledim ve çok beğendim.

İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda ise, bu haftasonu şu oyunları izleyebilirsiniz:
Şişli Cevahir Sahnesi'nde 'Bir Şehnaz Oyun', Şişli Cevahir Genç Kuşak Sahnesi'nde 'Değiştirilmiş Çocuk' adlı çocuk oyunu, Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi'nde 'Sokrates'in Son Gecesi'.

17 Aralık 2008 Çarşamba

Gripten Korunmanın Yolları

Kış mevsiminin hüküm sürdüğü bu günlerde, gribal enfeksiyonlarda da artış görülüyor,her sene olduğu gibi. Uzmanlar gripten korunmak için, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bunun için de, dengeli beslenmeye önem verilmesi, uyku düzenine dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun dışında ani sıcaklık değişikliklerine maruz kalmamak( soğuk ortamdan, birden çok sıcağa geçmemek gibi), gripli kişilerle yakın temasta bulunmamak, mikroplara solunumla maruz kalmamak için, kapalı mekanların sık sık havalandırılması, ellerin sık sık sabunlu suyla yıkanması gibi koruyucu önlemleri uygulamak önem taşıyor.
Gribal enfeksiyona yakalandıktan sonra ise yapılması gerken en önemli şey, istirahat. Beslenmeye dikkat ederek bir haftalık bir istirahatle gribal enfeksiyonları hafif şekilde atlatmak mümkün. Uzmanlar, gribal rahatsızlıkların normal süresinin bir hafta olduğunu, ama kişide başka hastalıklar, bağışıklık sistemini zayıf düşüren başka rahatsızlıklar varsa, bu sürenin uzayabileceğini, daha dikkatli bir bakım gerektireceğini söylüyorlar. Ve özellikle de yaşlıların, kalp, böbrek, şeker hastaları ve bağışıklık sistemi çeşitli nedenlerle zayıf olan kişilerin, gripten korunmaya daha fazla özen göstermelerini ve grip aşısı yaptırmalarını öneriyorlar.

'Emel'in ''Oh be'' Köftesi'











Çok güzel bir köfte tarifini paylaşacağım sizlerle. Adı 'Emel'in Oh be'' Köftesi'.
Adından da belli olduğu gibi, bir arkadaşımın, Emel'in tarifi:)
Tarif de, fotoğraf da Emel'den. Köfteyi yapmış, benim isteğim üzerine fotoğrafını da çekip tarifle birlikte bana yollamış. Sağolsun, var olsun. Ben deneyeceğim, umarım sizler de dener ve beğenirsiniz...
Yarım kilo hiç yağsız dana kıyma. 1-2 yumurta (tercihe göre)1 tatlı kaşığı kimyon (ya da ağız tadınıza göre). 1 çay kaşığı karabiber (ya da ağız tadınıza göre).1 tatlı kaşığı pul biber (ya da ağız tadınıza göre).2 dilim bayat ekmek veya o nispette galeta robotta çekilecek.(Ben galeta kullanıyorum)Ağız tadınıza göre tuz. 1 büyük kurusoğan. Yarım demet maydanoz, ince doğranmış. Malzemeyi yoğurup, cevizin yarısı büyüklüğünde yuvarlak köfteler yapın. Çok az sıvıyağda kızartın. Bir yanda da 3 büyük yeşil biberi çok az sıvıyağda öldürün. İçine küp küp doğranmış domatesleri de atıp menemen gibi pişirin. En son bir miktar doğranmış maydanozu ve pişirdiğiniz köfteleri de atıp birlikte 1-2 dakika pişirin. Sonra buharı tüten sıcacık ekmeğin arasına döşeyip yeyin. Afiyet olsun.

Lahana Kürü

Arkadaşım Emel'in uyguladığı beyaz lahana kürünü paylaşmak istedim sizlerle. Kendisinin cümleleriyle aktarayım:
''Beyaz lahana kürü, hem ödem atmaya yarıyor, hem vücuttaki antioksidan maddelerden kurtulmaya, hem de zayıflama reçetesi olarak kullanılıyor. Ayrıca, mideye, mide yaralarına da iyi geliyor.
Marketlerde satılan ufak lahanalar değil, iri, en dış yaprakları yeşilimsi olan lahanalar tercih edilecek. 3 yaprak lahana yıkanıp 750 ml. kaynamış suya atılıp 5 dk. haşlanır. 20 sap kadar hormonsuz (Boyları 40 cm.) olmayan maydanozlardan ilave edilir. Birlikte 3 dk. daha kaynadıktan sonra, altı kapatılır. Kapağı kapalı halde ılımaya bırakılır. Suyu 3'e bölünüp, yemeklerden önce içilir. Karna gaz sancısı yapmaması için, içmeden önced limon sıkmakta fayda var. Hem de tadı daha içilebilir oluyor. Lahanalarını da atmayıp yeyin.
Şöyle ki; 7 gün kür uygulanıyor. 3 gün ara verip tekrar 7 gün; bu şekilde 3 kez tekrarlanıyor. Toplam 21 gün ediyor. 10 gün ara verilip tekrar 21 günlük kür uygulanıyor. Lahana suyunun tadı sanıldığı gibi kötü değil. Ben severek içiyorum. Hele limonla çok daha iyi oluyor.''

Teşekkürler Emel!..

15 Aralık 2008 Pazartesi

Osmanlı Cumhuriyeti

Kimisi çok beğenmiş, kimisi sıkılmış izlerken, kimisi de Ata Demirer'i izleyip kahkahalarla gülmeyi bekleyerek girdiği için salona, hayal kırıklığıyla çıkmış sinemadan. Merak ettim, ben de bir izleyeyim dedim. Ben beğendim Osmanlı Cumhuriyeti'ni. Bir kere gerçekten, Ata Demirer komedisi izlemek için gidecekseniz, gitmeyin Osmanlı Cumhuriyeti'ne. Daha farklı birşey izleyeceksiniz çünkü.
Gani Müjde, oldum olası sorulan bir soruyu, 'Atatürk olmasaydı ne olurduk, halimiz nice olurdu' sorusunu, mizahi öğeler taşıyan bir fantaziyle, kah gülümseten, kah iğneleyen, acıtan bir masalla cevaplamış. Çok da güzel birşey yapmış. Aklına, yüreğine sağlık Gani Müjde'nin.
Filmi genel olarak başarılı buldum, bazı sahnelerde tempo düşüyor, akıcılık azalıyordu, ama sıkıcı olmuyordu, biraz sonra toparlıyordu kendini. Oyuncu seçimi de doğru bence, Ata Demirer böyle bir masala gayet uygun düşmüş, 7. Osman olarak benimsiyorsunuz onu, acizliğine, zavallılığına hem kızıyorsunuz hem acıyorsunuz, o kocaman cüssede bir çocuk beceriksizliğiyle yaşayan yenilmiş bir padişah, verilmek istenen mesajı, yaratılmak istenen hissi, fiziği ve oyunuyla bütünleştirerek başarılı bir şekilde veriyor Ata Demirer. Diğer oyuncular için de aynı şeyi söylemek mümkün sanırım. Padişahın aşık olduğu genç kadın olarak Vildan Atasever başarılı sayılır, padişahın en güvenilir adamı, sırdaşı Yadigar rolünde Sümer Tilmaç çok iyi. Eskiyi ve günümüzü bir araya getirmeye çalışan atmosferi, nostaljik bir hava estiren, geçmişe özlem uyandıran güzel İstanbul manzaralarıyla da izlemesi hoş bir film.
Ben filmi beğendim, siz de gidip izleyin bence. En azından güzel, iyi niyetli bir çabayı takdir etmiş olursunuz; siz de benim gibi, biraz gülümser, biraz da düşünürsünüz...

Vicdan

Film eleştirisi, yorumu yapmışken bir süre önce izlediğim Vicdan'dan da bahsetmek istiyorum. Gerçekten etkileyici bir film, sert bir film Vicdan. Nurgül Yeşilçay, Murat Han ve Tülin Özen, üçü de gerçekten çok iyilerdi bence. İzlemesi çok kolay olmayan, sert, karanlık, rahatsız edici bir filmi, oyunculuklarıyla ışıldatıyor üç oyuncu da. Aslında, birbirine içten içe düşman olan, olması da beklenen iki kadının çılgın, çocukça dostluğu, erkeğin bu dostluk karşısındaki şaşkınlığı ve gittikçe artan öfkesi, ihanet, sevgi ve zorbalık, sadece sevgi ve sığınacak bir dal arayan kadının çaresiz ve umursamaz öfkesi...Çok etkileyici öğelerle dolu sarsıcı bir film...İki ölüm, cinayet sahnesi de çok etkileyici ve şaşırtıcı şekilde konmuş filmin içine. Ve son sahnede Nurgül Yeşilçay'ın bakışı, ne kadar çok şey var içinde...Gerçekten iyi bir film bence...

Issız Adam

Sonunda ben de izledim Issız Adam'ı!..Ne filmmiş, ne kadar çok sözü edildi. Çok şey dinleyip çok şey okudum hakkında, izlemeden izlemiş kadar oldum. Buna rağmen, gidip izleme hevesim sönmedi, izledim geçen akşam. Güzel bir filmdi. Çağan Irmak filmi olduğu belli oluyordu, özenle çalışılmış, içten, etkileyici; konu güzel, başarılı işlenmiş, oyuncular iyi, müzikler harika...Neden bu kadar çok konuşulmuştu bu film hakkında, neden bu kadar çok gözyaşı dökmüştü hemcinslerimiz, bunu düşündüm çıkışta. Çünkü Çağan Irmak, yine hayattan çok önemli bir noktayı alıp filminin konusu yapmıştı. Kadın erkek ilişkilerindeki çok önemli bir sorun, korku, ve kaçma. Erkek kahramanımız çok bilindik bir erkek tipini simgeliyordu, karşı cinsle ilişkilerini daha çok cinsellik üzerine kuran, duygularını ancak yüzeysel yaşayabilen, sıra aşk, sevgi, beklenti, bağlılık, sorumluluk gibi şeyleri içeren bir ilişkiye geldiğinde korkup kaçan erkek tipi. Kahramanımız gibi uç noktada yaşaması gerekmiyor özel hayatını ve cinselliğini, çevremizde o kadar çok 'Issız Adam' var ki, hepimiz mutlaka tanımışızdır böyle birini, kimimizin erkek arkadaşı olmuştur bir dönem, kimimizin erkek kardeşi veya terkedip giden babası böyle biridir veya sevdiğimiz bir kız arkadaşımız böyle birinin acısını çekmiştir. Çoğumuz buna ağladık bence, hepimizin içinde gizli bir yerlerde bir 'Ada' olduğu için ağladık...
Çağan Irmak'ın yüreğine ve aklına sağlık, böyle güzel bir film yaptığı ve ayrıca herbirimizi kendi ıssızlığımızla böyle ustaca ve nazikçe, birkez daha yüzleştirdiği için...