8 Şubat 2010 Pazartesi

Başka Dilde Sohbet

Kadınsan.Net'deki bir yazımı burda da paylaşmak istedim sizlerle...

BAŞKA DİLDE SOHBET
Nasıl da sınırlar içinde yaşıyoruz, düşüncelerimiz, duygularımız kalıplaşmış, isteklerimiz, arzularımız, o bitmek bilmez bencilliğimiz...
Metrodayım, diş doktoruma gidiyorum, canım sıkkın, suratım asık. Dişlerimi yaptırıyorum birkaç haftadır, ağzım dişlerim, ağrıyor.
Yemek yerken ağrıyor, nefes alırken hava alıp acıyor kesilmiş dişlerim. Bütün hayatımı etkiliyor günlerdir. Bir suratsızım, bir menuniyetsizim ki, sormayın gitsin.

Ayakta duruyordum metroda, koltuk boşaldı oturdum, yanıma da onbir oniki yaşlarında bir erkek çocuğu oturdu. Karşıdaki koltuğa da onun kardeşi olduğunu az sonra öğreneceğimiz daha küçük bir oğlan oturdu. İki kardeş sohbet etmeye başladılar, ama işaret diliyle!
Karşımdaki çocuğun yanındaki koltukta oturan adam, onun da yanında oğlu var, işaret diliyle konuşan çocukların babası olduğunu öğrendiğimiz yan tarafta oturan beyle konuşmaya başladı,"Kaç yaşındalar, kaç kardeşler, diğer çocuklar konuşabiliyor mu" falan diye.
Babayla konuşmakla yetinmeyip iki kardeşle de işaretle konuşmaya başlayınca, şaşırdım tabii. Bakışımı farkedip "benim de kayınbirader böyle" dedi, "oradan biliyorum".
Neşeli bir sohbet başladı, arada biz bilmeyenlere de tercüme ediliyor. Karnelerin kötülüğünden, ilerde ne olmak istendiğine, dışarıda çocukların karşılaşabilecekleri tehlikelere kadar uzun ve canlı bir sohbet devam ediyordu ben ineceğim durağa gelip metrobüsten indiğimde.
Merdivenlerden çıkıp üst geçitten geçerken şunu düşünüyordum, şımarıklık bu yaptığım; dişlerim ağrıyor, ağzımı açamıyorum diye canımı sıkıyorum, negatif enerji yayıyorum. Oysa, ne güzel gülen yüzler bıraktım az önce ardımda, onlarla ben de gülümsedim ağrıyan dişlerime aldırmadan.

Hayata ışıldayan gözlerle bakmak ve sıcacık gülümseyebilmek, öyle bir sürü şarta şurta bağlı değil. Sağlığın mükemmel, cebin para dolu olacak, harika bir evde yaşayacaksın, en lüks yerlere eğlenmeye gideceksin, insanlar yaşantına özenecekler. Böyle olması gerektiğini sanırız. Bunlar olunca mutlu olacağımızı, huzurlu olacağımızı, tatmin olacağımızı zannederiz.
Oysa fena halde yanılıyoruzdur. Ve zaman zaman, çıkıp da bize bunu söyleyecek birşeylere, güzel tesadüflere ihtiyaç duyarız.

O iki gülen yüz, işaret diliyle, gülümseyerek ve coşkuyla sohbet ederken, utandırdılar beni.

Evet, başka dilde bir sohbetti bu, hayatın dili, gerçeğin dili, umudun dili.
Tıpkı 'Başka Dilde Aşk' filmindeki gibi.
Sessiz dünyaya mensup coşkulu, umutlu, sevgi dolu Onur'la karşılaşan sevgisizlik ve gürültüden bıkmış Zeynep'in biraraya gelme hikayesi gibi...

Hiç yorum yok: